Düzen Nedir ki Kaos Ne Olsun?


Kaos: Anlayamadığımız düzen hali. Görebildiğimiz kadarı ise kozmos.

Kaos bir düzensizlik halidir. İnsanın kendi elleriyle yüzüne gözüne bulaştıra bulaştıra, savaşa savaşa, birbirini yiye yiye koymaya çalıştığı düzene karşı gelme; evrende işleri oluruna bırakma felsefesidir. Çünkü zannedildiği kadar da akıllı olmayan insan, her konuda olduğu gibi, düzen kurmada da başarısızdır. Üstelik bu insan doğasında var olan başarısızlığı kabul edemeyen insanlar sapıtır. En ala sapkınlık da budur.


Doğanın kendisi karmaşaysa, ki biraz belgesel izlerseniz (STVdekiler dahil) öyle olduğu gözünüzden kaçmayacak, işleri bir düzene oturtmaya çalışmak evrene karşı gelmek oluyor aslında. Zaten kimsenin de bunda başarılı olduğu falan yok.

Aradığınız eşi, sevgiliyi bulamazsınız!
Bulduğunuzu zannettiğiniz anda bir şeyler yolunda gitmeyecek ve mutluluğunuzu bozacaktır. Muhtemelen ekonomik sıkıntılar çekecek, aldatılacak ya da eskisi kadar uyuşmadığınızı göreceksiniz. Ha, hala mı mutlusunuz? O halde çocuklarınız sizi ipine bile takmayan birer gangster olacak. Olmadı mı, o halde pek bir dikkat ederek özenle yetiştirdiğiniz büyük oğlunuz uyuşturucu bağımlısı olacak. Olmadı mı, hemen sevinmeyin, demek ki küçük oğlunuz bir trafik kazasında felç olacak. Bu da mı olmadı, kızınızın bir hayat kadını olması muhtemel o halde. Ya da kaçırılacak. Belki de üçüncü çocuğunuz sağlıklı bile doğmayacak? Hiçbiri mi olmadı? Hatta evlatlarınız çok başarılı, istedikleri işi yapıyorlar. Ama sizin istediğiniz karakterde değiller, sizden çok farklılar, ne yaptınızsa istediğiniz kültürü, eğitimi veremediniz onlara ve şimdi bu durum sizi biraz da olsa rahatsız ediyor. Yapacak bir şey yok.. Ya da... Kimbilir, belki de hiç çocuk sahibi olamayacaksınız.

Bu saçma, moral bozucu, biraz da absürd duran örneklerin hiçbiri benim kuruntum değil, ve bunların yaşanmasını istiyor da değilim. Ancak bu durumlara benzer şeyler başına gelen o kadar çok insan var ki, belki de hepimiz. Belki diyorum, çünkü dünyadaki bütün insanları tanımıyorum. Ama görünen o ki, hayatın akışı karşısında insan hiç bir bok yapamıyor. Ne kadar çok plan, o kadar alt üst oluş. Ne kadar beklenti, o kadar hayal kırıklığı. Ne kadar mükemmelliyetçilik, o kadar sinir ve rahatsızlık.

Kabullenmek lazım, doğanın kendisi acımasız, hatta psikopat. Hiç öyle nizamla, sırayla, ölçekle falan da işi yok.

Tekrar belgesellere dönmek istiyorum.
Bir geyik yavrusunu kovalayan bir aslanı öldürebilir; "Yavruyu gayet de güzel korudum, doğaya büyük bir katkım oldu." diyebilirsiniz. Evet, bir geyik yavrusunu kurtardınız, bravo! Ama bir kaç küçük aslan yavrusunun annesiydi vurduğunuz. Tamam, vurmadınız, hiç kimseye zarar vermeden süper güçlerinizi kullanarak (ciddiyim) yavru geyiği kurtardınız. Ama şimdi de yavrularını beslemek zorunda olan bir anneyi aç bıraktınız. Aslanlar ot yemez, onun o geyiği avlaması gerekiyordu! Hem, yavru geyiğin peşinde ona koruyuculuk yaparak mı geçireceksiniz ömrünüzü Allah aşkına!? Ya da aslanları bahçenizde kasaptan aldığınız etlerle mi yaşatacaksınız? Hadi bu oldu, ne kadar gerçekdışı olsa da, kabul edelim bir an, imkanınız var ve aslan ailesini geniş arka bahçenizde besliyorsunuz sonsuza dek. Büyük büyük babanızdan kalma bir mirasmış hatta bu. Tamam tamam, bütün aslanları aldık değil mi, biz eşitlikçiyiz. Doğadaki bütün aslanlar arka bahçelerimizde hiçbir şeye zarar vermeden ve zarar görmeden mutlu mesut yaşıyorlar. Üstelik avlarını kendilerinden çalan o sürü halinde dolaşan adi hırsızlar sırtlanlar da başlarını ağrıtmıyor. Ama bir şeyleri es geçmediniz mi? Doğanın dengesi falan? Hani her hayvan ekosistemin bir parçasıydı, ve birinin olmaması sistemi altüst ediyordu? Oo, bakın şimdi en büyük anarşist kimmiş!...

Ve hayvanseverler, çok iyi halt yiyorsunuz!
Kutluyorum sizi! Evinizde son teknoloji ürünü özel mamalarla beslediğiniz hayvan zaten lüks bir sitede, apartmanın 4. katındaki dairenizde yaşamak için yaratıldı. Onun için en uygun yer orası! Mutfak, tuvalet, yatak odası falan. Kucakta sarmalanmış bir halde sıkıştırılmak; kanepede televizyon izlemek; salak salak tişörtler giydirilip, güneş gözlüğü takarak dolaşmak onun tam da doğasının gerektirdiği şeyler! Çok sevgi dolu, pek bir hayvanseversiniz. Manyak olmayın!


Toparlayalım, düzensizlik öyle zannedildiği gibi kaka bir şey değil. Küçük esnafı yağmalayan, kepenk kapatmaya zorlayan, yoldan geçen insanları soyan, halkın olduğu otobüsü, binayı vs. ateşe veren beyinsizlerin yaptığı şey de kaos değil. Resmen çapulculuk; çingeneler de aynısını yapıyor. Çingenelerin yaşam tarzını neredeyse seveceğim, lakin işte hiçbir şeyin mükemmel olamadığı gibi, diğer insanların hayatına, emeğe saygı olmayınca benden küfürü her türlü yiyorsun işte, yapacak birşey yok.

Kusura bakmasınlar. Ben tanımadığım insanı öldüremem, bir emeklinin maaşını çalamam, bir güvenlik görevlisiyle kavga etmem, benim gibi ekmek parasını kazanmaya çalışan birinin ertesi sabah kırıntılarını toplamak zorunda kalacağı bir camekanı indirmem. Ama banka soymak, güvenlik görevlisinin koruduğu kimseyle bir sorunum varsa gidip bizzat kendisini hırpalamak, sonra ne bileyim, bana ayıplı mal satan esnafın camekanını paramparça etmeyi falan da çok isterim.


Kaos sözcüğüne öcü muamelesi yapanları ve onu çapulculuk olarak algılayanları buradan coşkun sevgimle sımsıkı kucaklayarak öpüyorum :*

0 yorum:

Yorum Gönder